Olimpos ismini 15 km. kuzeyinde bulunan 2377 m. yükseklikteki bir dağdan almış ve Helenistik dönemde Göksu ırmağının meydana getirdiği ova üzerinde kurulmuştur.Olimpos Likya'nın bir parçası olduğu halde halkı etnik bakımdan Likyalılardan farklıydı.Likya birliğinde 6 büyük şehirden biri olarak sikkelerini basıyor,en eski sikke M.Ö. 2. yüzyıla tarihleniyor ve bu tarih şehrin en erken kaydını teşkil ediyor.
Olimpos Kilikya'dan gelen korsanlar tarafından üs olarak kullanılıyordu.Korsanların lideri Zenikates şehri zaptetmiş ve kontrolünü Roma dönemi boyunca eline geçirmişti.Korsanlarla 4 sene savaştan sonra Romalı Servilius Vatia korsanları yok etme emri almış ve Zenikats'i iç kalede kıstırarak kaleyi ateşe vermiş ve hepsini yakmıştır.Roma Olimpos'u tekrar eline geçirmiş ve korsanlarla iş birliği yaptığı için ceza olarak Phasaelis ile birlikte Likya Birliğinden ihraç etmiş ve bütün hazinelerine el koymuştu.



Bazı kalıntılar bitki örtüsünün altında tamamen kaybolmuştur,bu yüzden klıntıları teşhiş etmek oldukça zordur.İmparator Markus Orelyus M.S. 161-180 yılları döneminde yapılan bir tapınağın kalıntıları görülebilir.İyonik stilde yapılan tapınağın bugün yalnız bir duvarı ve kapısı ayaktadır.
Tapınağın kuzeydoğusunda ayrı ayrı odaları bulunan bir Bizans hamamı vardır.Göksu ırmağının ikiye ayırdığı Olimpos bu ırmağın her iki yakasında kurulmuştur.Irmağı kontrol altına almak için her iki yakasına duvarlar inşa edilmiş ve bunlar rıhtım ve mendireği meydana getirmiştir.Helenistik dönemde yapılan güney rıhtımın üzerine Bizans döneminde bir bazilika inşa edilmiştir.Kalıntılar arasında sütunlu bir cadde ,bir köprü ayağı ve yıkıntı halinde bir Roma tiyatrosu vardır.Nekropolde lahitler ve kemerli mezar adaları görülebilir.



  Ormanlık bir bölgede kurulan Olimpos,dağlar ve deniz ile birlikte doğal güzellikler içindedir ,doğal gaz yer yer volkanik bir karakteristiğe sebep olmuştur.Şahane ama çoğu zaman boş olan kumsala ulaşmak yaz aylarında bile zordur,bu yüzden burası için deniz yolu tavsiye edilir.