TÜRK RİVİERASI
  DEMRE
 




DEMRE  (MYRA)


Myra her zaman Likya'nın en önemli şehirlerinden biriydi.En erken sikkeler M.Ö. 3. yüzyılda tarihlenir,fakat şehrin en azından M.Ö. 5. yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir.Roma egemenliği döneminde Myra gelişmiş ve zenginleşmiş ,zengin şehirliler sivil projelere cömertçe para yardımında bulunmuşlardır.Sen Pol Roma'ya gitmek için Andriake limanından hareket etmeden evvel M.S. 60 yılında şehri ziyaret etmiştir.Bizans döneminde Myra önemli bir idari ve dini merkez olmuştur,piskoposluk merkezi olan Myra'da St. Nicholas (noel baba) 4. yüzyılın başında piskopos olarak görev yapmış,bazı mucizeler göstermiş ve belki de inancı uğruna çok acı da çekmiştir.Myra o zamandan sonra hep haç yolculuğu yapılan bir yer olmuştur.Bugün bile Hristiyanlar için bir ilgi merkezidir.
Myra 5. yüzyılda İmparator Theodosius II. zamanında Likya'nın başşehri olmuştur.7. yüzyılda ise her tarafı yakıp yıkan Arap akınları başlamış ve buna ilaveten Myros ırmağı zaman zaman taşarak etrafına büyük zarar vermiş ve liman da alüvyonlar ile dolunca (deniz bugün 5 km uzaktadır) halk şehri terketmiş ve daha istikrarlı bölgelere göç etmiştir.




 

Anlatılan felaketler dolayısıyla Myra gibi önemli bir şehirden kalabileceği beklenen kalıntılar burada yoktur.Likya'nın en büyük tiyatrosundan kalanlar bugün ayaktadır ve bu aynı zamanda Likya'nın en iyi korunmuş tiyatrosudur. 29 oturma sırası ve 9000-10000 seyirci kapasiteli tiyatro kayalık tepeye yaslanmıştır.Bugün bile bazen festival ve oyunlar için kullanılmaktadır.
Myra nekropolü muhtelif tip Likya mezarlarının önemli örneklerini ihtiva etmektedir.Tiyatro tarafından doğu ve batı nekropolü diye ikiye ayrılmış ve Myra'nın arkasında yükselen kayalık tepede kurulmuştur.Büyük bir bal peteği görünümünde olan kayalık ev tipi mezarlar ile delik deşik edilmiştir. Bazıları kabartma ve yazıtlarla süslenmiş ve bazı mezarların arasına mezarları birbirine bağlayan geçitler kayalara oyulmuştur.Mezarlarda herhangibir şekil düzeni bulunmamakta ,basit ve sade mezarlar ile çok zengin süslemeli mezarlar yanyanadır.Batı nekropolde bir mezarın üstündeki kabartmada bie aile grubu gösterilmektedir:Mezar sahibi bir sedire uanmış,karısı yanında bir iskemlede oturmakta,etrafında hizmetkarlar ve önünde çocukları durmaktadır.
Başka önemli bir kalıntı St. Nicholos'un kilisesidir,kilise bugün 7 m toprak seviyesinin altındadır.St. Nicholos'un kemikleri kilisenin içindeki mermer bir mezarda bulunuyordu fakat bazı kemikler 1807 senesinde İtalyanlar tarafından çalınmış ve Bari'ye kaçırılmıştır.Bir Rus prensi 1862 senesinde kiliseyi restore ettirmiş ve bir kilise çanı ilave ettirerek kubbeyi bir haç tonozu ile değiştirmiştir.St. Nicholos'un bazı kemikleri bugün Antalya Müzesinde teşhir edilmektedir.



  

St.Nicholos çocukların,gemicilerin ve ağır işlerde çalışan işçilerin koruyucu azizidir ve tabii bugün dünya çocuklarının çok sevilen Noel Babasıdır.Kendini tanıtmadan fakir insanların evine hediye altın sikke bırakan çok iyi kalpli ve yardımsever bir insan olarak bilimektedir.Dolayısıyla bugünkü efsananin nasıl meydana geldiği kolayca anlaşılmaktadır.Noel Babanın bronz bir heykeli kiliseye yakın ve Demre'nin ana caddesinde durmaktadır.Mucizeler yaptığı söylenir ve bunların arasında en çok anlatılan : Mısır'dan Bizansa buğday taşıyan gemiler Andriake limanına uğrarlarmış,St.Nicholos kaptanları buğdayın bir kısmını Myra'daki aç insanlar için ödünç olarak bırakmalarına ikne edermiş.Kaptanlar kabul etmiş ve Bizansa gelince ambarlarında yüklerinin hiç eksilmediğini hayretle görmüşler.


       


Bugünkü Demre kasabası kış aylarında kış uykusuna yatar,fakat bu durum bahar ve baharla beraber konuklar gene gelmeye başlayınca değişir.
Her sene Aralık ayının ilk haftasında burada St.Nicholos festivali tertip edilir.



  (DHA)

Antalya’nın Demre İlçesi’nde, antik Likya uygarlığına ait eserler, kurulmakta olan Likya Medeniyetleri Müzesi’nde hem koruma altına alınacak, hem de tarih tutkunlarıyla buluşacak.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü, Likya Birliği’nin en büyük beş kentinden biri olan Mira’nın limanı Andriake Antik Kenti’ndeki müze çalışmasında sona geliniyor. Toplam 8 milyon 355 bin 667 liraya mal olması beklenen Likya Medeniyetleri Müzesi, açık ve kapalı alanlara sahip. Beş yıldır süren kazılarda ortaya çıkarılan liman yapıları, ticaret yeri, hamam, kilise yapıları, yer altı su sarnıcı müzenin açık kısmına dahil olacak. Müzenin kapalı alanı için M.S. 129 yılında inşa edilen Roma dönemi Hadrian granaryumu (tahıl ambarı) restore edildi.

MÜZE BİNASI TAHIL AMBARI
Hadrian granaryumu 56 metre uzunluğunda, 32 metre genişliğinde ve 7 odadan oluşuyor. Yüzyıllardır sağlam kalan duvarlar restore edildi, çatı kapatılarak kiremitle kaplandı. Müzenin önünde yer alan, Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Çevik tarafından başlatılan ve 1 yıldır Antalya Müzesi tarafından yürütülen kazılarda ortaya çıkarılan liman çarşısı kısmına, 16 metre uzunluğunda bir Roma dönemi teknesi yerleştirildi. Üst kısmına da Onurlandırma Anıtı üzerinde Roma dönemi vinci, taşıma arabalarının kopyası konuldu.


SARNIÇTAN KUŞ CENNETİNE
Müze çalışmaları çerçevesinde dönemin üretim atölyelerinin yer aldığı plakomada (ticaret agorası), kazılar sonunda ortaya çıkarılan yapılar elden geçirildi. Andriake liman kentinin su ihtiyacını sağlayan 6 metre derinliğinde, 24 metre genişliğinde ve 12 metre genişliğindeki yeraltı sarnıcı restore edildi. Açık ve kapalı bölümlerin karşılama ofisleri tamamlandı. Antik kentin bitişiğinde bulunan kuş cennetindeki kuşların gözlemlenebilmesi için gözlem kulesi ve antik kentin tümüne yürüyüş yolları yapıldı. ''




 

LİMYRA (LİMİRA)


M.Ö. 5. yüzyılda kurulduğu sanıldığı Limira M.Ö. 380 yılında Perikles adında Likya'lı bir prensin başşehriydi.Bulunan sikkeler Limira'nın M.Ö. 2. yüzyılda Likya Birliğinin bir üyesi olduğunu göstermektedir.Büyük İskenderin egemenliğinden sonra M.Ö.1. yüzyılda Roma egemenliğine girmiş ve Pax Romana dönemeinde refahın zirvesine ulaşmıştır. Limira'nın bir kısmı M.S.141 senesinde meydana gelen bir zelzele sonunda yıkılmış ve tekrar imar edilmiştir.
Burada tapılan en büyük tanrı Zeus onuruna birçok festival tertip edilmiştir. Limira'da bir kaynak kehanetinin bulunduğu söylenmektedir,buna göre geleceği öğrenmek için balıklar kullanılıyordu,kendilerine atılan bir yemi yerlerse bu iyi bir işaret ama atılan yemden kaçarlarsa bu kötü bir işaret sayılıyordu. M.S. 7. yüzyılda güneydeki  bir çok şehri yıkan Arap akınları Limira'nın da sonunu getirmişlerdir.



 




 
  Toplam 71469 ziyaretçi (297252 klik)  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol